Değerli Üyelerimiz ve Meslektaşlarımız,
Sendikamız ile Eczacı Gelişim Kooperatifi, Eczacılar Dostluk Dayanışma Ve Kalkındırma Derneği (ECZADER), Etkin Eczacılık Derneği, Hayat Sağlık Ve Sosyal Hizmetler Vakfı Eczacı Kozaları (Hayat Vakfı), İlaç Eczacılık Sağlık Bilim Ve Teknolojileri Vakfı (İVEK), İlaç Sektörü Mensupları Ve Eczacılık Derneği (İSMENDER) ve Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği (PGED) ortak çalışması ile eczane eczacılarının sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir rapor hazırlanmıştır.
Raporumuzdaki amaç: ülkemizdeki sağlık hizmetinin hiçbir vatandaşı ayırt etmeksizin sürdürülebilmesi için kesintisiz hizmet vermeye çalışan tüm eczacıların; sunmuş oldukları hizmetin kalitesini arttırıp, halk sağlığındaki vazgeçilmez rolünü en doğru şekilde icra edebilmelerini sağlayacak hukuki zemine ve ekonomik koşullara kavuşmasını sağlamaktır.
Aşağıda sıralanan görüş ve taleplerimiz 21.03.2019 tarihinde TEB Merkez Heyetine iletilmiştir:
ECZANELERİN “SAĞLIK KURULUŞU” OLARAK TANINMASI (NACE KODU)
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde yer alan “Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.“ şeklindeki tanımdan da açıkça anlaşılacağı üzere diplomalarında Sağlık Bakanı’nın ıslak imzasını taşıyan eczacıların eczanelerinde sunduğu hizmet tartışmasız bir SAĞLIK hizmetidir.
28502 sayılı İşkolları Yönetmeliğinin Ek-1 İşkolları Listesi’nin 17 numaralı “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” başlığı altında “86.90-İnsan sağlığı ile ilgili diğer hizmetler” başlığı ile tüm sağlık hizmetlerinin tek tek sayılmak yerine, tek bir başlık altında toplanmış olması göz ardı edilerek, “Sağlık ve sosyal hizmetler” başlığı altında eczane işyerleri ile ilgili münhasır bir tanım yapılmadığı gerekçesi ile eczane hizmetlerinin sağlık hizmetleri yürütülen işler kapsamında görülmediği yönünde bir yorum ve hüküm tesis etmek hukuken mümkün değildir. Eczacıların verdikleri sağlık hizmetinin 7 gün 24 saat aralıksız sürmesi için Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemelerine göre eczanelerinde vermekte oldukları nöbet hizmetinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 69. maddesinde düzenlenen “sağlık hizmetleri yürütülen işler” kapsamında olduğu şüpheye mahal bırakmayacak netlikte olduğundan, oluşan yanlış yorum ve uygulamalardan doğan mağduriyetlerin giderilmesi ve önlenmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılması kesintisiz bir sağlık hizmeti için gerekliliktir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 28502 sayılı İşkolları Yönetmeliğinin Ek-1 İşkolları Listesinin 17 numaralı “Sağlık ve sosyal hizmetler” başlığı altında yer alan “86.90-İnsan sağlığı ile ilgili diğer hizmetler” sınıfının eczane hizmetlerini de kapsadığına dair yazılı açıklama yapılması ya da 28502 sayılı İşkolları Yönetmeliğinin Ek-1 İşkolları Listesinin 17 numaralı “Sağlık ve sosyal hizmetler” başlığı altında “Eczanelerde sunulan eczacılık hizmetleri” sınıfının yer alması gerekmektedir.
NACE Kodları Avrupa Birliği uyum yasalarına göre belirlendiğinden değişiklik yolunun kapalı olması halinde kodun açıklamasında yapılacak bir ilave ile sıkıntılar giderilebilir. Buna göre söz konusu kodun aşağıdaki şekilde değiştirilmesi gerekmektedir. 47.73 Sağlık hizmeti yürütülen ve sağlık hizmet sunucusu olan eczanelerde eczacılık ürünlerinin perakende ticareti — 47.73.01 Sağlık hizmeti yürütülen ve sağlık hizmet sunucusu olan eczanelerde insan sağlığına yönelik eczacılık ürünlerinin perakende satışı – Az Tehlikeli Sınıf — 47.73.02 Sağlık hizmeti yürütülen ve sağlık hizmet sunucusu olan eczanelerde hayvan sağlığına yönelik ilaç, aşı vb. ürünlerinin perakende satışı – Az Tehlikeli Sınıf
“TAKVİYE EDİCİ GIDA, TIBBİ CİHAZ, VB ” RUHSATLI İLAÇLAR
İzinleri ilgili Bakanlıklarca verilen, vatandaş sağlığını tehdit eden, zehirleyen, kalıcı hasar bırakabilen “takviye edici gıda, sağlık ürünü, bitkisel ürün, destekleyici ürün, vb” şeklinde nitelendirilmiş ilaçlar; internette, aktarlarda, marketlerde, çeşitli perakende noktalarında eğitimsiz ve ehil olmayan kişilerce satılmakta olup bu durum maalesef kontrol edilememektedir. Mevcut yasal düzenlemelerle “ilaç” formunda olan bitkisel ekstreler, mineral ve vitaminlerin ilaç kapsamından çıkarılarak takviye edici gıda kapsamına alınmasının ardından, tüketimi arttırılmış ve halk sağlığı tehlikeye atılmıştır. “Bitkisel” olup olmamasının onun “ilaç” olduğu gerçeğini değiştirmediği unutulmaması gereken bir konu olup, ne yazık ki ilaç etken maddesi içeren birçok “bitkisel ürün, gıda, gıda takviyesi” şeklinde isimlendirilen ürün; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatlarla her yerde kontrolsüz, denetimsiz şekilde satılarak vatandaşa ulaşmaktadır. Ek olarak Sağlık Bakanlığı ruhsatlı olup “tıbbi cihaz” statüsündeki ilaçlar da mevzuattaki boşluklar sebebiyle kontrolsüz ve danışmanlık yapılmadan piyasaya çeşitli kanallardan arz edilmektedir.
Yürürlükte olan düzenleme ile ilaçların ve yönetmeliğin 42. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ürünlerin internet ve elektronik ortamda satışı yasaklanırken, yönetmeliğin 42. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ürünlerin internet ve elektronik ortamda satışı serbest bırakılmıştır. Oysa; yönetmeliğin 42. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ürünlerin internet ve elektronik ortamda satışı, halk sağlığı için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Örneğin; ilaç formunda, ilaç gibi etkileri olan bir ürünü internet ya da çeşitli platformlardan satın alacak tüketici nelere dikkat etmesi gerektiği gibi hususlarda, şahsi özellikleri dikkate alınarak sağlıklı bir bilgilendirme alamayacak ve ciddi sağlık sorunları yaşayabilecektir.
Takviye edici gıda, sağlık ürünü, bitkisel ürün, destekleyici ürün vb. nitelemelerle piyasaya arz edilen tüm ürünler için ruhsat verme hususunda tek yetkili kurumun Sağlık Bakanlığı olması gerekmektedir.
Eczane dışında özellikle internetten satılan bu ürünlerin takip ve denetim altına alınarak kamu sağlığının korunması adına Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik’in 42. maddesinin 2. fıkrasında sıralanan ürünler ile özellikle tedaviye yönelik satışı yapılan tüm ürünlerin internet ve elektronik ortamda satışının durdurulması hususunda gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 28. maddesinin ilk cümlesinin “Beşerî ilaçlar, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; Sağlık Bakanlığının iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dâhil özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı gıda takviyeleri, dermokozmetikler ve özel tıbbi amaçlı bebek mamaları münhasıran eczanede satılır.” şeklinde revize edilmesi gerekmektedir.
ECZACILARA İNTERNET YASAĞI
Türk Ticaret Kanunu başta olmak üzere tüm yasal düzenlemeler elektronik ortama geçilmesini şart koşarken ve sosyal ağlar dahil tüm kişi/kurum/kuruluşlar internet ortamında yer alırken; eczanelerin ya da eczacıların kendi şahsi internet sitelerini açmaları ilgili yasa ile engellenmiştir. Bu engel, internet üzerinden halk sağlığı konusundaki bilinçlenmeye katkı sağlayabilecek en önemli paydaşlardan biri olan eczacıya engel olmakta ve yönetmelikteki görev tanımında da altı çizilen “hastaların bilgilendirilmesi” sorumluluğunu online platformlarda icra edebilmesine çağımızın gerekliliklerine aykırı bir şekilde mâni olmaktadır.
İTS ve ÜTS’ye tabi ürünlerin satış, tanıtım, pazarlama yapılmadığı ve eczacı danışmanlık kimliğinin ön planda tutulduğu, eczane ve eczacı internet sitelerinin açılmasına müsaade eden yönetmelik değişikliğinin yapılması gerekmektedir.
“İKİNCİ ECZACI” UYGULAMASI
Mevzuatın amacının yoğun eczanelerdeki hasta-eczacı iletişiminin kesintiye uğramaması olduğu hepimiz için ortak kabuldür. Lakin göz ardı edilen nokta bir eczanenin yüksek cirosunun olması, her zaman yüksek reçete adedi olduğunu işaret etmemektedir. Ağırlıklı olarak pahalı onkoloji reçeteleri karşılayan bir eczane veya ilaç dışı ürün cirosu yüksek bir eczanenin reçete sayısı çok düşük olmasına karşın eczane cirosu yıllık 3.553.800 TL sınırını geçebilmektedir. Bu durumda ihtiyacı olmayan bir eczaneye, ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu dayatılmış olmaktadır. Kaldı ki bir eczacıya, başka bir eczacı meslektaşını istihdam ettirmeyi dayatmanın kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır. Verilecek asgari maaş tutarının dahi belirlenip bir eczacıyı başka bir meslektaşını istihdam ettirmeye mecbur bırakmak; işletme giderlerinin zaten yasal eczacı karına göre çok arttığı güncel durumda eczane eczacılarının üstüne yüklenmemesi gereken bir yüktür. Tüm sektörlerde önce devlet teşvikleri sunulduktan sonra istihdam zorlamaları getirilmekteyken ne yazık ki mevcut uygulamada eczacılara sadece istihdam zorlaması getirilmiştir. Ülkemizde hiçbir istatistiki veri alınmadan açılmasına izin verilen eczacılık fakültelerinin mezun ettiği ve edeceği eczacıların istihdam sorunu bizlere yüklenmesi, eczacılık fakültesi sayısını bilinçsizce arttırmak gibi son derece yanlış davranışın faturasının eczacıya kesilmesi, kabul edilebilir bir durum değildir.
Eczanelerimizde daha fazla “eczacı” personel istihdam edebilmek adına eczacılık mevzuatımızda geçen “asgari ücretin x katı” şeklindeki tanımlamaların kaldırılıp iş kanunu ve ilgili mevzuatta yer alan hükümler geçerli kılınmalıdır.
“İkinci eczacı çalıştırma yükümlülüğü” ancak; devlet teşviki, dergi indirimi, Sosyal Güvenlik Kurumu Reçete/İskonto uygulaması kazanımları, vb sağlandıktan sonra “zorunlu” hale getirilmelidir. Aksi takdirde ikinci eczacı çalıştırma hususunda “yükümlülük” doğuran mevzuat iptal edilmelidir.
“İkinci eczacı” ünvanı ile çalışan personelin görev tanımı ve yetkileri yeniden değerlendirilerek eczane pratiğine uygun hale getirilmelidir.
“YARDIMCI ECZACI” UYGULAMASI
Eğitim-öğretim süresi 5 yıl olan eczacılık fakültelerinde eczane stajlarının yapıldığı ve bu stajların takibi, kontrolü, sınavları, etkinliği ve benzeri hususların fakülteler tarafından değerlendirmeye tabi tutulduğu göz önünde bulunduğunda; mezun olan eczacıların serbest eczane açabilmek ya da serbest eczanede mesul müdür olabilmek için bir yıl süreyle eczanede yardımcı eczacı sıfatıyla çalışmak zorunda bırakılmaları gerek istihdam eden eczaneler gerekse yardımcı eczacı olarak istihdam edilen eczacılar için hak kaybı ve mağduriyetlere yol açmaktadır. Uygulamanın hayata geçtiği bir yılı aşkın sürede; yardımcı eczacıların çoğunluğunun istihdam edildiği serbest eczaneler tarafından çalıştırılmaktan ticari kaygılar nedeniyle imtina edildiği ve eczacıların yardımcı eczacılık yapabileceği eczane bulmakta zorluklarla karşılaştıkları net bir şekilde görülmüştür.
Yeni mezun eczacıların istihdam sorununun çözümü mevcut eczacılara yüklenmemelidir. İstihdam sorununu çözmek meslek mensuplarının görevi değildir. Kaldı ki süresi bir yıl olarak tanımlanan yardımcı eczacılık ile istihdam sorununu çözmek mümkün olmadığı gibi hiçbir işletmenin bir yıllığına personel istihdam ettirme eğiliminde olmadığı hayatın olağan gerçeğidir. Eczacıları yetiştiren Eczacılık Fakülteleri Dekanlar Konseyi kararı da 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun’da değişiklik yapılarak eczacılık mesleğine ve 5 yıl eğitim alarak mezun olan gençlere hiçbir katkısı olmayan yardımcı eczacılıkla ilgili düzenlemenin kaldırılması gerektiği yönündedir.
2012-2013 eğitim öğretim yılında sayısı 17 iken şu an 40’ın üstüne çıkan eczacılık fakültelerinin yol açacağı istihdam fazlalığının önüne geçebilmek adına fakülte sayısı ve kontenjanların, öngörülen “eczacı” ihtiyacı istatistiki bilgisine göre azaltılmalıdır.
Yardımcı eczacılıkla ilgili yasal düzenlemeler yürürlükten kaldırılmalıdır.
İLAÇ TAKİP SİSTEMİ’NDEKİ ECZANE VERİLERİNİN TUTARLILIĞI
İlaç sahteciliği ve ilaç kaçakçılığını önleyerek, orijinal ve güvenilir ilaç tedarik edilmesinin sağlanması, üretici veya ithalatçı, ecza deposu ve eczanelerden alınan bildirimler sayesinde geri ödeme kurumlarından alınan satış onayları ile bir ilacın yalnızca bir kez satılmasının kontrolünün yapılması ve bununla birlikte akılcı ilaç kullanımı için de olanak sağlanması amacıyla kurulan İlaç Takip Sistemi (İTS) süreçlerinin ve bildirimlerinin uygulanması için eczanelerimizde azami özen gösterilmektedir.
Akılcı ilaç kullanımı açısından da önemli veriler elde etmek amacıyla kurulan karekod uygulamasının başladığı tarihten itibaren geçen uzun süre içinde farkedilmiştir ki; İTS’ye yapılan alış-satış vb bildirimlerde ve İTS’de bir paydaş üstünde kayıtlı görünen karekod listesinde hatalar oluşmaktadır. Her ne kadar çok ciddi özen gösteriliyor olsa da;
o Anlık internet kesintileri
o Eczanelerde kullanılan yazılımlarda anamakine-terminal bağlantı sorunları
o Sağlık Bakanlığı webservis sunucularındaki anlık sorunlar
o Eczanede elektrikler kesikken yapılan satışların, elektrik geldiğinde sisteme girişindeki hatalar
o Kutu üzerine basılan karekodlarda zamanla nem veya ıslanma sebebiyle oluşan “okunamama” problemleri
o Kutu üstüne karekod basımı sırasında basılması gereken karekod ile basılan karekod arasında “karakter farklılıkları” hatası olması
o Her kutu üstünde hem sıradan çizgi barkod hem de karekod olması sebebiyle sehven karekod yerine barkod okutulması
o Eczanelerde ancak “sayım” sonrası farkedilebilen çalınan/kaybolan ilaçlar
o Tedarik sırasında ilacı gönderen deponun/firmanın İTS’ye “satış bildirimi”ni hatalı yapması ya da yapmaması
o Eczanelerde ilaç satışı esnasında hem eczanelerin kendi yazılımına, hem SGK sistemine, hem Sağlık Bakanlığı Reçete Kayıt Sistemi (RRS)’ne, hem Özel Sigorta Reçete Kayıt ekranına, hem TBMM reçete ekranına, vb farklı farklı birçok Kurumun ekranına kayıt işlemi yapılması gerektiğinden sehven yapılan eksik bildirimler
o Vb. diğer altyapı ve işletim sorunları.
Gerek yazılımsal, gerek beşeri, gerekse dış sebeplerden kaynaklı olarak eczanelerimizin GLN’sine kayıtlı gözüken karekodlar ile rafımızdaki karekodlar farklılık gösterebilmektedir. Tüm bu sebeplerden ötürü eczanelere yüklenen “fiziki stok ile İTS’deki yazılımsal stokun %100 tutarlı olma yükümlülüğü” günlük hayatın akışına aykırı bir beklentidir.
Zaman içinde bazı uygulamalar maalesef İlaç Takip Sistemi’ni adeta eczanelere ağır yaptırımlar ve sorumluluklar yükleyen bir sistem haline getirmeye başlamıştır. Bu uygulamaların sektörün hiçbir paydaşına ve kamuya bir faydası olmadığı gibi sorunlar ve mağduriyetler yaşattığı eczanelerin günlük iş akışına uygun olamayacak zorlukları da barındırmaktadır. İlacın tüm aşamalarının kayıt altına alındığı İlaç Takip Sistemi, tüm eczanelerde gerek reçeteli satışlarda gerekse ücretli satışlarda azami özen gösterilerek uygulanmaktadır. Hiçbir eczanede satılan ilacın kasıtlı olarak eczane programına okutulmadan “kayıt dışı” diye tabir edilecek şekilde satışı yapılmamaktadır. İlaç Takip Sistemi; ülke genelinde üretilen ve satışı yapılan ilaçların anlık durumunu ve geçmiş kayıtlarını mercek altına alan bir sistemdir. Dolayısıyla bu sistemi mali bir süreç gibi değerlendirip, İTS’ye bildiriminde sorun yaşanmış bir satışı “kasıtlı yapılmış bir kaçak” olarak değerlendirmek hem İTS’nin işleyişi hem de eczanelerdeki süreç ile uyuşmayan bir yargıdır. Her ne kadar alış-satış işlemleri; eczane yazılımlarında gerekli kayıtları yapılarak ve fiş/fatura düzenlenerek yapılıyor olsa bile İTS bildirim işlemlerinde yukarıda da belirtildiği gibi anlık veya dönemlik kesintiler, aksaklıklar yaşanabilmektedir. İTS bildirimlerinde yaşanabilen olası sorunların, kimileri tarafından “eczacının yükümlülüklerini aksatması” şeklinde yorumlanması ise kesinlikle kabul edilemez bir değerlendirmedir. Bu ülkede en iyi kontrol edilen ürün “İLAÇ”tır. Ülkemizde en düzgün vergi veren meslek kollarından biri de “ECZACILIK”tır.
Yaşanan tüm ekonomik kayıplara ve imkansızlıklara rağmen ilaç ve eczacılık hizmeti sunmaya devam eden eczacıların; altyapı eksikliği ve sundukları hizmetin kesintisiz olma şartının doğası gereği istemedikleri halde oluşan bu fiili durum nedeniyle haksız yere yaptırım ve müeyyideyle karşılaşmamaları için objektif iyiniyet kuralları gereği gerekli altyapı çalışmalarının yapılmasını, yapılacak tüm çalışmalara halkımızın ve meslektaşlarımızın mağdur olmaması için destek vermeye hazır olduğumuzun bilinmesini istemekteyiz.
Eczanelerimizde; fiziki stok ile İTS’de kayıtlı stokun yüzde yüz uyumlu olması yükümlülüğünün kaldırılarak, günlük hayatın akışına uygun şekilde evrensel olarak da kabul görmüş bir işletme stok hata oranının olabileceğinin kabul edilerek mevzuatta yer verilmesi ve yapılacak eczane denetimlerinde de bunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Dış ambalajında hem “barkod” hem de “karekod” bulunan ürünlerin ambalajından barkod görselinin çıkartılarak karekodlu ürünlerin satışının sehven barkod okutularak yapılmasının önüne geçilmelidir.
Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan İlaç Takip Sistemi’nin de bir “yazılım” olduğu bilincinden hareketle; bu yazılımın hangi “kesintisizlik” oranında hizmet verdiği bilgisinin, sertifikalarının, bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılan denetleme raporlarının periyodik olarak paydaşlar ile paylaşılarak İTS’deki veri doğruluğunun netlik kazanması hususunda gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Şu an piyasada eczanelere yönelik hazırlanan yazılımların İTS süreçlerine uygunluğunu denetleyen bir yapı olmadığından eczacıların ne yazık ki İTS bildirimlerinin uygun yapılıp yapılmadığını kontrol etme şansı bulunmamaktadır. Eczane yazılımlarının İTS süreçleriyle tam uyumlu hale getirilip, bu uyumun Sağlık Bakanlığı tarafından da denetlenip akredite edilmesiyle stok tutarlılığını bozan en önemli faktör ortadan kaldırılacaktır. İTS’nin ciddiyetine ve önemine uygun olarak sisteme bildirim yapan yazılımlar Kurum tarafından en kısa sürede denetlenip sertifikalandırılmalı ve bu işlem tesis edilene kadar Kurum denetimlerinde bahse konu hususun göz önünde bulundurulması ve cezai işlem uygulanmaması gerekmektedir.
Sırasıyla; üreticiden ecza deposuna, ecza deposundan da eczaneye satışı yapılıp İTS bildirimi gerçekleştirilen ilaçlar son olarak eczaneden; geri ödeme kurumları üstünden ya da ücretli şekilde hastalara ulaştırılmaktadır. Bahse konu satış ile nihai kullanıcıya verilen ve İTS üstünden de bildirimi yapılan bu işlem sonrasında eczacının ilgili ilaca ilişkin olarak yukarıda bahsedilen “aitlik” kavramı açısından sorumluluğu kalmamaktadır. Eczaneler; yasal mevzuat çerçevesinde karşıladıkları reçetelere ait ilaçları yasal çerçevede hasta ya da hasta yakınına teslim etmek dışında bir sorumluluğu bulunmadığı için ilacı teslim ettikten sonrası ile ilgili olarak sorumluluklarının sadece reçeteyle yapılan işlemin mevzuata uygun olup olmadığı ve hasta ya da yakınına teslim edilip edilmediğiyle sınırlı olması gerekmektedir. Zira ilacı alan hasta ya da hasta yakınının söz konusu ilaçlarla ilgili olarak yapmış olduğu tasarrufun ve kişisel davranışların eczanelerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Fakat İlaç Takip Sistemi uygulaması neticesinde ne yazık ki bahse konu karekodlu ilaçların eczacıya zimmetlendiği bir durum oluşturulmuştur. İlacın; hasta ya da hasta yakınına teslim edilip eczaneden çıktıktan sonra aidiyetle ilgili sorumluluğunun artık eczacıya yüklenmeyip, eczacının “ilacın aidiyetiyle ilgili hukuki sorumluluk” sınırının ilacın eczaneden çıkışıyla sona erdiği gerçeğinin resmî kurumlarca da kabul görmesi gerekmektedir.
Üretilen tüm beşeri tıbbi ürünlerin üretim bandından son kullanıcıya kadar nerede olduğu bilgisi, dünyada sadece ülkemizde uygulanan İlaç Takip Sistemi’yle anlık olarak takip edilirken, ilgili ürünlerin hangi firmanın ya da ecza deposunun stokunda ne kadar süre kaldığı da ortadayken, sanki ilacı saklayanlar eczacılarmış gibi eczanelerin İlaç Takip Sistemindeki ürün stok kayıtlarının “İlacım Nerede” uygulamasıyla şifresiz olarak vatandaşa açılması; eczanelerin can ve mal güvenliğini tehditlere açık hale getirmektedir. Eczacıların can ve mal güvenliğini tehlikeye atacak bu tip uygulamalar yerine, hastaların ilaca hızlı ulaşımını sağlamak için ecza depolarının İlaç Takip Sistemi’ndeki stok kayıtlarının eczane eczacılarının erişimine açılması daha doğru bir yaklaşım olup, bu şekildeki bir uygulama sayesinde eczacıların başka şehirlerdekiler de dahil, ilacın bulunduğu depoyla irtibatı hızlanacak, halkımızın ilacına ulaşması kolaylaşmış olacaktır.
Eczanelerde ilaç satışı esnasında; eczanenin kendi yazılımı, SGK Medula sistemi, Sağlık Bakanlığı Reçete Kayıt Sistemi (RRS), özel sigortalara ait reçete kayıt ekranları, TBMM reçete ekranı, vb. farklı farklı birçok kamu ve özel kurumun ekranına kayıt işlemi yapılması gerekmektedir. Eczacıların kendisinden “kayıt” istediği her kuruluşa veri girişi yapmak zorunda bırakılmaları günlük iş yüklerini arttırdığı gibi beşeri hataların yaşanma riskini de üst seviyelere çektiğinden, eczacılardan veri/kayıt talep eden tüm kamu/özel kurum ve kuruluşların eczacıların kendi kullandıkları yazılımları ile entegre olup webservis hizmetleri aracılığıyla tek bir ekrandan kullanılabilmeleri gerekmektedir.
İLAÇ FİYAT KARARNAMESİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞ VE TALEPLER
İlaç fiyatlarındaki yıllara göre artış mevcut reel ekonomik oranların ve rakamların altında seyretmektedir. İlacın fiyatı devletin ilaca ayırdığı bütçe ile belirlenmektedir. İlaç Fiyat Kararnamesi de bu amaçla yürürlüğe sokulmuştur. Yürürlükte olan bu mevzuat gereği ilaç fiyatlarının belirlenmesinde Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan referans ülkeler olarak değerlendirilmektedir.
Hali hazırda İFK ile 2015 yılından beri uygulamaya koyulan Kademeli Karlılık Oranları incelendiğinde; 1. kademede mevcut ilaçların fiyatlarının düşük olması sebebiyle ekstra karlılığa ihtiyaç duyulduğu. 4. ve 5. kademede mevcut karlılık oranlarının eczanelerin genel gider oranlarının altında olduğu. 3. kademede mevcut ilaçların eczane cirolarında büyük oranda yer alması, %26,37 lik son zamdan sonra 4. kademeye geçmesi nedeni ile bu ilaçlarda karlılıkların düşmesine neden olmuştur.
Yine İFK’ de Kademeli Karlılık Baremleri ile ilgili yasal düzenlemede Kar Oranları Başlığı altında 6. Maddede düzenlenen tabloda Depocuya Satış Fiyatının belirlenmesi ile ilgili olarak maddenin revize edilmesi gerekmektedir.
Madde hükmünde yapılacak revizyonun; “İlaç fiyat kararnamesindeki baremlere ait tutarlar her yıl açıklanan Euro kuruna verilen zam oranına göre otomatik güncellenir. İlaç fiyat kararnamesinde baremlerin belirlendiği depocuya satış fiyatı SGK Kamu Kurum Iskontosu düşüldükten sonra hesaplanır’’ şeklinde düzenlenmesi önerilmektedir.
Örneğin depocu satış fiyatı 500,00 TL olan 5. kademeye giren ürün ve % 28 kki’ si bulunan ürün için kki düşüldükten sonraki 360,00 TL lik fiyatına göre 4. bareme sokulması gerektiği şeklinde uygulama hükmünün revize edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu gerekçelerimiz dikkate alınarak İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki mevcut Kademeli Karlılık Tablosundaki oranlar eczanelerin içinde bulunduğu ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir.
KAREKODLU ÜRÜNLERİN İL DIŞI TAKAS YASAĞI
6197 Sayılı Kanun ve bağlı Yönetmelik madde hükümlerinden Takas işleminin Toptan Satış Sayılmayacağı ve Takas işleminde Eczacılar tarafından İTS’ ne bildirim zorunluluğu olduğu anlaşılmaktadır. Yine Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin Tanımlar başlığı altındaki 4. Maddesinde; “Serbest eczaneler arasında yapılan ilaç değişim işlemi” şeklinde takas işleminin tanımının açık bir şekilde yapıldığı görülmektedir. Ancak Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin 42. Maddesinde; “…Ancak ilaç takası sadece aynı il içerisinde faaliyet gösteren eczaneler arasında yapılabilir…’’ şeklinde sınırlama getirildiği, bu sınırlamanın ise 6197 sayılı Kanunun 24. Maddesine uyarlılık taşımadığı, kanunun tanıdığı bu hakkın yönetmelik hükmü ile sınırlamanın hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmadığı bilinen bir gerçektir.
Eczaneler arasındaki “ilaç takası” yani ilaçlara karşılık ilaç alınıp verilmesi Eczanelerimizin 6197 Sayılı Yasanın 24. Maddesi hükmü gereği doğal hakkıdır. Piyasada bulunmayan ilaçların eczaneler arası Takas işlemi neticesinde tedarik edilebildiği ve hastaların bu şekilde ilaçlarına ulaşabilme ve tedavilerine yapabilme imkânı bulabildikleri bilinen bir gerçektir. İl dışı takasın engellenmesi ile ilaca ulaşım zorlaşmakta, hastaların yasa gereği kendilerine tanınan tedavi olma hakları ellerinden alınmakta, halk sağlığının korunmasında hastalara ilaç hizmeti veren biz eczacıların verdikleri bu hizmet kısıtlanmakta ve il dışında var olduğu halde temin edilemeyen ilaçlar nedeniyle hem hastalar hem de biz Eczacılar mağdur durumda kalmaktadır. İl dışı takasın engellenmesi nedeniyle yaşanan ilaç temin sorunları gerçek bir Halk Sağlığı sorunudur. Açıkladığımız nedenlerle oluşan bu Halk Sağlığı sorunun ivedilikle giderilmesi adına Yönetmeliğin ilgili maddesinde düzenleme yapılması ve il dışı takasın açılması gerekmektedir.
Yönetmeliğin 42. maddesinin 5. fıkrasındaki; “Ancak ilaç takası sadece aynı il içerisinde faaliyet gösteren eczaneler arasında yapılabilir”. cümlesinin iptal edilerek il dışı takasın açılması ve takasın tüm ülkemiz genelinde yapılabilmesine imkan tanınması gerekmektedir.
ECZANELERDE REKLAM YASAĞI
İlgili mevzuat gerekçe gösterilerek eczane içinde ve vitrininde ürün tanıtımına yönelik materyaller Sağlık Müdürlüklerince yasaklanmak istenmekte ve yapılan eczane denetimlerinde mağduriyetler yaşanmaktadır. Eczanede bulunan ve satılan ilaç dışı ürünlerin tanıtım materyallerinin, kozmetik ürünlerinin afişlerinin asılmasının engellenmesinde kamu yararı bulunmadığı gibi özellikle “gıda takviyesi” adı altında televizyonlarda ve internette ehil olmayan kişiler tarafından yapılan tanıtımlarım önünü açarak ölümcül halk sağlığı sorunlarına yol açmaktadır. Zira insanlarda bu tür ürünlerin artık eczanelerde satılmadığı algısı oluşmakta, eczanelerin halk sağlığını doğrudan etkileyen ürünler hakkındaki danışmanlık görevi engellenmektedir. Oysa; kanun maddesi beşeri tıbbi ürünlerin haricindeki ürünleri kapsamadığı gibi yasal düzenlemede müstahzarların gazetelerde “…hastalıklarında kullanılması faydalıdır” şeklinde reklamının yapılmasına dahi izin vermiş olup, bu tip ürünler için eczane içinde tanıtım ilan ve broşürünün bulunmasını yasaklayan yasal bir dayanak bulunmamaktadır. Dermokozmetik ürünlerin, Gıda Takviyelerinin; tüketicide ilaçmış algısı oluşturan, tedavi edici özelliği olduğunu vurgulayan, ya da ön plana çıkaran yanlış ve yanıltıcı bilgiler içeren görsel materyalinin kullanılması bu yönde reklam yapılması yasak olup, bunun dışındaki görseller için yapılan uygulamalar ve yaptırımlar hukuka uygun değildir. “Vitrinlere ürün tanıtımı amacıyla levha veya ilan yapıştırılamaz” ifadesini; eczanenin içinde ve camında, içinde içeriği ne olursa olsun, ruhsatı hangi Bakanlıktan olursa olsun, endikasyon belirtip belirtmediğine bakılmaksızın hiçbir afiş ve ilan bulunamayacağı şeklinde yorumlamak; eczaneyi hak kaybı yaşatacak şekilde ticari manada kısıtlayıcı bir eylem olmakla birlikte; kullanıcıyı, verilecek ürünle ilgili danışmanlıktan mahrum bırakarak toplumun sağlık bilincini düşürecek bir davranıştır.
Bu çerçevede eczanelerin dermokozmetik ürünlerinin ve gıda takviyelerinin kullanım amaçlarını belirten, bayilik sistemi olan ürünlerde söz konusu eczanenin bayiliğini vurgulayan broşür ve görsel materyalleri bulunduramayacaklarına dair, Sağlık Bakanlığı denetçileri tarafından yapılan uyarı ve yaptırımlara son verilmesi hususunda merkez ve taşra teşkilatının bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik’in 25. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi olan “Vitrinlere ürün tanıtımı amacıyla levha veya ilân yapıştırılamaz.” cümlesi “Vitrinlere ilaç tanıtımı amacıyla levha veya ilân yapıştırılamaz.” şeklinde değiştirilmelidir.”
Comments