TEİS GENEL BAŞKANI ECZ. NURTEN SAYDAN’IN 23/11/2023 TARİHLİ BASIN TOPLANTISI METNİ
“İLAÇ FİRMALARI SGK KURALLARINI HİÇE SAYIYOR!”
SAĞLIK SİSTEMİMİZDEKİ GİZLİ KRİZ: ECZACILARIN VE VATANDAŞLARIN YAŞADIĞI İSKONTO ÇIKMAZI ÇÖZÜLMELİ !
AŞI SAYESİNDE HER YIL DÜNYADA 6 MİLYON İNSANIN ÖLÜMÜ ENGELLENİYOR
AŞILAR ANTİBİYOTİK KULLANIMINI DA AZALTIYOR
HPV AŞILARI BİR AN ÖNCE ÖDEME KAPSAMINA ALINMALI
Değerli basın mensupları;
Hastalıklar ile baş edebilmenin iki unsuru vardır. Birincisi hastalıktan korunmak, ikincisi ise doğru tedaviyi uygulamak. Aşılar insanlık tarihinde bilinen en etkili, hastalıktan koruyucu temel tıbbi uygulamalardır. Aşı olan kişiler hastalığı geçirseler dahi ağır hastalık, hastaneye yatış ve ölümlerden belirgin olarak korunurlar.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, aşılama sayesinde yılda yaklaşık 3 milyonu çocuk ve 3 milyon yetişkin olmak üzere toplam 6 milyon ölümün önüne geçiliyor. Aşılama ile önlenen yaklaşık 6 milyon ölüm vakası, dünyanın elde ettiği en önemli başarılardan biri. Ancak halen milyonlarca çocuk aşıya ulaşamadığı için, aşıyla önlenebilen hastalıklardan yaşamlarını kaybediyor. Sadece kızamık ve tetanoz aşısı yapılmadığı için dünyada yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybediyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından da geçen yıl Hıfzıssıhha Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin inşasının devam ettiği, faaliyete geçtikten Bağışıklama programındaki aşıların %86’sının Hıfzıssıhha’da üretileceği bilgisi de verildi. Umuyoruz ki, ülkemizdeki belirli yaş gruplarından ziyade herkese yapılacak kadar aşı üretimi yapılabilir. Çünkü, aşı kişinin kendi sağılığının yanında toplum sağlığını da koruyor. Bunu pandemide tekrar tecrübe ettik. Aşılanmamış kişiler kendileri hasta olabilecekleri gibi, başkalarına da bu hastalığı bulaştırabilme potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla diğer kişilerin de sağlığı riske atılmış oluyor.
Değerli basın mensupları;
İçişleri bakanlığı göç idaresi başkanlığının verilerine göre 2 Kasım 2023 tarihi itibariyle geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısı 3 milyon 254 bin 904 kişi. Bunun da 1 milyon 608.747’si 18 yaşına kadar olan çocuklardan oluşuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin göç alan bir ülke olması ve son zamanlarda yaşadığı doğal afetler sonucu yaşam koşullarının kötü olması gibi nedenler aşıların önemini bir kez daha gösterdi.
Günümüzde aşı teknolojisi sayesinde, yüzyıllar boyunca insanlığın kabusu haline gelen mikropların yol açtığı enfeksiyonların ve bulaşıcı hastalıkların büyük çoğunluğu önlenebiliyor.
Ülkemizde aşı üretimi için ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamıştır. İstanbul’a gönderilen bir İngiltere büyükelçisinin eşi olan Leydi Mary Montagu, 1717-1721 yılları arasında ülkesine yazdığı mektuplarda İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı” denilen bir şey yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup ülkemizde aşı uygulamasına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir.
• Osmanlı döneminde 1885’te dünyada ilk defa çiçek aşısı uygulaması için kanunçıkarıldı. •1885’te dünyada ilk kuduz aşısı Fransa’da geliştirildi.
•1911’de tifo aşısı, 1913’te kolera, dizanteri ve veba aşıları Türkiye’de ilk kezhazırlandıveuygulandı. •1927’de verem aşısı üretimine başlandı.
•1938’de kolera salgını için ülkemizden Çin’e aşı gönderildi.
Çiçek, veba, kolera, difteri, kızıl… Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği salgın hastalıklar, aşı sayesinde tarihten silindi ya da kontrol altına alındı.
AŞI İLE HASTALIKLARA “DUR” DİYELİM
Aşılar, belirli bir hastalığa yakalanmadan önce kişilere ulaşıp onların hastalıklara bağışıklık kazanmalarını sağlamak amacıyla verilir. Vücutta savunma mekanizmasını uyararak, hastalık etkenini tanıyan ve bu etkenle karşılaşıldığında onu yakalayıp yok eden koruyucu maddelerin (antikorlar) oluşmasını sağlarlar. Bu şekilde aşılanan kişi aşılandığı hastalıklara karşı bağışık yani dirençli olur. Oluşan direnç genellikle ömür boyu vücutta kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşınca onu etkisiz kılmak için savaşır.
Bütün çocuklar doğar doğmaz takvime uygun bir şekilde aşılanmaya başlanmalıdır. Aşılar sadece çocuklar için değildir. Birçok erişkin aşıyla kolaylıkla önlenebilen hastalıklar nedeniyle sakat kalmakta ya da ölmektedir. Bu nedenle her genç, yetişkin ve yaşlı kimse bağışıklamadan yararlanmalıdır. Sadece çocuklar değil bağışık olmayan tüm yetişkinler yaşlarına uygun olarak tetanoz, difteri, grip, pnömokok hastalıklarına karşı aşılanmalıdır. Bazı hastalıklar için risk grubunda kabul edilen erişkinler de sağlık kuruluşlarına başvurarak yapılması gereken aşılar konusunda bilgi edinmeli ve aşılanmalıdır. Hastalıklar açısından riskli ülkelere seyahat edecekler ise bölgenin özelliğine göre gerekli aşıları yaptırmalıdırlar.
Ülkemizde yaşlı nüfusun giderek artmasıyla, kronik hastalıklar da da (kalp, akciğer, böbrek hastalıkları, şeker vb) buna bağlı bir artış meydana gelmekte olup bu durum erişkin bağışıklamasının giderek daha da ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle erişkinler de kendileri için uygun aşılama takvimi konusunda mutlaka bir hekime danışmalıdır.
Ülkemizde bulunan düzensiz göçmenlerin 5 yaş altı nüfusunun aşılarının kayıt altına alınması, aşısız ve eksik aşılı olanların aşılarının tamamlanması; göçmenlere yönelik okul çağındaki çocukların (1.ve 8. Sınıf) aşılama çalışmalarının yapılması; göçmenlere yönelik gebe tetanozu ve risk grubu aşılarının yapılması önemlidir. Aşı uygulamaları, aile sağlığı merkezlerinde ve hastanelerde yapılmaktadır. Aşı takviminde yer alan aşılar Sağlık Bakanlığı kurum ve kuruluşlarında ücretsiz olarak uygulanmaktadır.
AŞILAR AYNI ZAMANDA ANTİBİYOTİK KULLANIMINI DA YARI YARIYA AZALTIYOR
Enfeksiyonların önlenmesini sağlayan aşılar antibiyotik kullanımının da azalmasını neden oluyor. ABD’de konjuge pnömokok aşısının 2000 yılından itibaren uygulanması sonrasında 2004 yılında yapılan çalışmalarda invazif pnömokok enfeksiyonlarında penisiline dirençli tiplerde yüzde 57, çoklu antibiyotik direncinde ise yüzde 59’luk bir azalma olduğu tespit edildi.
Pnömokok aşılaması sayesinde toplam hasta, hasta yatışı, menenjit ve sekelleri (sakatlanma) sayısı düşüyor.Antibiyotik kullanımı ve direnç gelişmesi azalıyor. Böylece sağlıklı nesiller yetişiyor ve sağlık için çok daha az harcama gerçekleştiriliyor.
HPV AŞISI ÖDEME KAPSAMINA ALINMALI
Rahim ağzı kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri ve her yıl dünyada 500 binden fazla kadının ölümüne sebep oluyor. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün açıklamasına göre; Rahim ağzı kanseri, dünyada kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanserinden sonra üçüncü sıklıkta görülürken ülkemizde onuncu sıradadır.
Uluslararası verilere göre 2018 yılında ülkemizde yaklaşık 2500 kadına serviks kanseri tanısı koyulmuştur ve yine yaklaşık 1250 kadının sadece bu kanserden öldüğü bilinmektedir. Dünyada iki dakikada bir kadın rahim ağzı kanserinden ölmektedir.
Rahim ağzı kanseri aşısı olan tek kanser türü olduğu için bu hastalıktan korunmak için mutlaka aşılanmalı. HPV aşısı kansere karşı en etkili mücadele yöntemlerinden biridir.
Gardasil ve Cervarix(1686 lira) 3 doz şeklinde uygulanır. Cervarix 0, 1, ve 6 ay şeklinde uygulanırken Gardasil 0, 2, ve 6 ay şeklinde uygulanır.. DSÖ, erkeklerde 9-21, kadınlarda ise 9-25 yaş aralıklarını önermektedir. .
Ülkemizde Cervarix, Gardasil 4 ve Gardasil 9 olmak üzere 3 çeşit ruhsatı alınmış HPV aşısı bulunmaktadır.
Cervarix : Tip 16 ve 18 olmak üzere en yüksek riskli iki tipe koruma sağlamaktadır. Temini diğerleri gibi yaygın değildir.
Gardasil 4 : 2022 yılının aralık ayına kadar en sık kullanılan HPV aşısıydı. 6-11-16-18 tiplerine karşı koruma sağlar. Bunlar riskli grupta olan ve %90’a yakın oranda tespiti yapılmış olan tiplerdir.
Gardasil 9 : Cervarix ve Gardasil 4’ün koruduğu 6-11-16-18 ve bunların dışında tip 31-33-45-52 ve 58’e karşı koruma sağlamaktadır. Bu tipler karşılaşılan HPV lerin %95’lik kısmını oluşturur ve şu an dünyada HPV aşısı konusunda en kapsamlı olandır.
Daha önce HPV aşısının devletin karşılayacağı duyurulmuştu, ancak hala ödeme kapsamına alınmadı. Çok önemli olan bu aşı bir an önce ödeme kapsamına alınarak aşılama başlamalı ve gelecek nesiller için çocuklara öncelik verilmeli.
Değerli basın mensupları;
ECZACILAR DA VATANDAŞ DA UYGULANMAYAN KAMU KURUM İSKONTOLARI ALTINDA EZİLİYOR
Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı Eczanelerimiz, ilaç firmalarının eczacılar üzerinden SGK’ya yapmayı taahhüt edip uygulamadığı Kamu Kurum İskontoları nedeniyle SGK reçetelerini karşılarken mağdur ediliyor.
Söz konusu iskontolar, Sağlık Uygulama Tebliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki hak sahiplerinin reçetelerinin karşılanmasına ilişkin protokoller çerçevesinde düzenlenmiş olmasına rağmen, ilaç firmalarınca uygulanmayarak eczanelerimiz haksız yere zarara uğratılmakta, ilaca ulaşamayan vatandaşlarımız da mağdur olmaktadır.
İlaç firmalarının bu iskontoları uygulamamaları veya her ilaç için kendilerince kurgulanmış sistemler üzerinden ayrı ayrı kayıt ve bildirim talep ederek en erken bir ay sonra geri ödeme yapmaları büyük bir hak kaybı ve mağduriyet yaratarak eczacıların ciddi anlamda zarara uğramasına sebep oluyor.
Eczacılarla hiç ilgisi olmayan, aslında eczacıları hiç ilgilendirmeyen bu iskontolar ilaç hizmetimizi aksatır hale gelmiştir.
Şöyle ki; bedeli SGK tarafından uygulanan iskontolarla ödenen ilaçlar, yasal mevzuata uymayan ilaç firmalarınca eczanelere “iskontosuz” fatura edilmekte, eczacılar birçok ilaçta “zarar ederek” ilaç tedarikinde zorlanmaktadır. Bu sürdürülebilir bir uygulama değildir! Ülkemizin en büyük kamu kurumlarından olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun buna engel olup yasal yaptırım uygulamamasına 30.000 eczane eczacısı olarak bir anlam veremiyoruz.
ECZACILARA KAYBET-KAYBET DAYATMASI YAPILIYOR !
İlaç firmaları, Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç Geri Ödeme Yönetmeliği'ne göre yasal taahhütlerini yerine getirmek zorundalar. Bu taahhütler, ilaçların Kamu Kurum İskontolarını firmaların eksiksiz ve hemen uygulamasını içermektedir.
Ancak, bazı firmalar bu yükümlülüğü görmezden gelerek bazı ilaçlarda eczacıları depolara kutu başı astronomik farklar ödemek zorunda bırakmakta, bu durum eczacılara ciddi bir ekonomik yük getirdiği gibi daha sonra fatura karşılığı yapılacak geri ödemeyle de eczacılar sanki bu iskonto farkı yüzünden kar elde etmiş gibi vergi ödemek zorunda kalarak katmerli bir şekilde zarara uğratılmaktadır.
Eczacılara sunulan bu kaybet-kaybet uygulaması tek sermayesi emeğinin birikimi rafındaki ilacı olan eczacılar için uygulanabilir olmadığı gibi sürdürülebilir de değildir.
Hastaları mağdur olmasın diye birkaç aydır kendi cebinden ödeme yaparak ilaç tedarik eden eczanelerin bu yükü taşıması ve hastalara ilacı ulaştırabilmesi artık imkânsız bir hal almış durumdadır.
Özellikle pahalı ilaçları kullanan ve hayati hastalığı olan hastalarımızın ilaçsız kalmaması için ekonomik gerçekliğe aykırı bu uygulamanın derhal sonlandırılması gerekmektedir.
İLAÇ FİRMALARININ HUKUKA AYKIRI UYGULAMALARINA KARŞI SGK’YI HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ!
Daha önce Sendika olarak defalarca ilettiğimiz bu sorun Kurum tarafından hala düzeltilmediği gibi her geçen gün Kamu Kurum İskontosu (KKİ) ‘nu uygulamayan veya eksik uygulayan firmaların sayısı ne yazık ki artmakta, eczanelerin dolayısıyla da hastaların bu ilaçlara ulaşımında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
Bazı ilaç firmalarının mevzuata aykırı bu tür uygulamaları için bir kez daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nu söz konusu firmalara karşı yasal yaptırımlar uygulamaya ve eczanelerimizi ve hastaları mağdur eden bu tip sorunlara karşı acil çözüm bulup uygulamaya davet ediyoruz.
TEİS BASIN BÜROSU 23/11/2023
BAŞKENT
YENİ MESAJ CUMHURİYET
NASIL BİR EKONOMİ
GÜNLÜK EVRENSEL
YENİ ÇAĞRI
TİCARET
YENİ DEVİR
https://www.evrensel.net/haber/504150/teis-sozunu-verdiginiz-hpv-asisini-derhal-odeme-kapsamina-alin
Comments